Buz Dağının Görünmeyen Kısmı
Hepimiz çok iyi biliriz ki, buz dağının suyun altında kalan, yani görünmeyen kısmı çok daha büyük ve heybetlidir. Bu husus aslında fiziksel bir tespit olmasına rağmen, eskiden beri bir çok konuda aslında bilinenden daha farklı ve fazla bir gerçek olduğunun belirtilmesi için kullanılmıştır. Günümüz savunma sanayi teknolojileri kapsamında tam da bu anlamda görünenden ve bilinenden çok daha fazlasına ihtiyaç olduğu konusunun sıkça tartışıldığı ve bu yaklaşıma dair vizyonun geleceğin teknolojilerini şekillendirdiği bir dönem yaşıyoruz.
Suyun altında güçlü olmak artık bugün suyun üstünde güçlü olmaktan çok daha önemli hale gelmiş durumdadır.
Deniz Kuvvetlerimiz bu konuda da her zaman olduğu gibi bayrağı çok daha ileri taşımak için çalışmalarını yapmakta ve sadece çevre denizlerimizde değil tüm dünya denizlerinde operasyon yapabilecek kabiliyete sahip olmak için tasarlamış olduğu projelerini bir bir hayata geçirmektedir.
Su altı teknolojilerinin geliştirilmesi konusunda gelecek dönemde belirlenecek olan stratejik hedeflerin büyük önemi bulunmaktadır. Birbirine yakın konular ve teknolojiler olmasına rağmen her bir konu başlığı kendi yol haritası olan ayrı bir teknoloji geliştirme programına sahip olmak durumundadır.
Kurumsal strateji planlarına kısa dönem kazanımları olarak aşağıdaki başlıkların ithal edilmesi ve hedeflenen kazanımların gerçekleşebilmesi için ihtiyaç duyulan teknolojilerin geliştirilmesi konusunda çalışmaların yapılması gerekliliği ortadadır.
- Barış zamanı lojistik öneme sahip liman yaklaşma sularının su altı sörveyleri
- Hidrografik ve oşinografik sörveyler
- Mayın arama, tarama ve avlama faaliyetleri
- Denizaltı harbi faaliyetleri
- Denizaltı arama/kurtarma faaliyetleri
- Su altı arama/kurtarma/enkaz çıkarma faaliyetleri
- Sismik araştırma faaliyetleri
- Enerji kaynakları (petrol/doğal gaz) arama faaliyetleri
- Su altı turizmi
- Muhtelif kaçakçılık faaliyetleri (tam ya da yarı dalmış platformların tespiti)
- Su altı keşif/gözetleme faaliyetleri
Bu hedeflerin kovalanması, her bir faaliyetin tüm alt başlıkları ile beraber icra edilebilmesi için geliştirilmesi/sahip olunması gereken teknolojiler, basit sensör teknolojilerinden başlayıp, otonom su altı cihazlarına, üzerlerinde farklı çalışmalara yönelik görev paketleri bulunduran platformlara kadar geniş bir yelpaze oluşturmaktadır. Bu konuda en önemli husus stratejik planlamaların doğru yapılması ve tüm paydaşlar tarafından yürünecek yol haritası üzerinde aynı kararlılıkla hareket edilmesidir.
Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi ve Kurtarma Yedekleme Gemileri Projeleri
Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile İstanbul Denizcilik Gemi İnşa Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında imzalanan 2 farklı sözleşme ile gerçekleştirilen bu projeler ülkemiz gemi inşa sanayinin su altı teknolojileri konusunda artık uluslararası ölçekte hangi noktalara ulaştığının en önemli göstergeleridir.
Bu sözleşmeler kapsamında İstanbul Denizcilik A.Ş. tarafından dizayn ve inşa edilen Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi TCG ALEMDAR (A-582)ile Kurtarma Yedekleme Gemilerimiz TCG IŞIN (A-583)ve TCG AKIN (A-584) 2017 yılı içerisinde Deniz Kuvvetleri K.lığına teslim edilmiş ve aktif olarak görevine başlamıştır.
4 Nisan 1953 günü TCG DUMLUPINAR’ın yaşamış olduğu elim kazada denizaltıda sağ kalan 22 vatan evladını kurtarma imkan ve kabiliyetine sahip olmayan Türkiye, 28 Ocak 2017 tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girmiş olan TCG ALEMDAR sayesinde artık hem kendi sularında hem de ihtiyaç duyulduğunda dünyanın tüm denizlerinde bu tür kazaya uğramış denizaltılardan tüm personeli kurtaracak kabiliyete kavuşmuştur.
Dünyanın en önemli güçlerinden, yakın bir komşumuzda daha yakın bir tarihte yaşanan örnekle bu kabiliyeti daha da iyi açıklayabileceğimizi düşünüyorum. Rusya Federasyonu’na ait KURSK Denizaltısı 12 Ağustos 2000 tarihinde meydana gelen bir patlama sonucu Baltık Denizinde 108 metre derinlikte batmış ve kurtarma faaliyetlerinin başarısız olması nedeniyle 118 denizci hayatını kaybetmiştir. Takip eden zaman içerisinde yapılan incelemeler neticesinde patlamadan sağ kalan 23 personel olduğu ve bu personelin denizin altında günlerce yaşam mücadelesi verdiği anlaşılmıştır. Rusya Federasyonu o tarihte kendilerine yapılan tüm uluslararası yardım tekliflerine olumsuz yanıt vermiş ve milli kabiliyetleri de yeterli olmadığı için kendi denizcilerini 108 metre derinlikte ölüme terk etmiştir.
Bugün artık Türkiye Cumhuriyeti bu projeler kapsamında sahip olduğu 3 ayrı gemi sayesinde 600 metre derinliğe kadar tüm denizaltılarına hem yaşam desteği sağlayacak hem de personelini o derinliklerden kurtaracak imkan ve kabiliyetlere kavuşmuştur.
Ayrıca Türk Deniz Kuvvetleri 600 metre derinlikte bu operasyonları yapabilecek dünyadaki ilk ve tek kuvvet olmanın haklı gururunu yaşamaktadır.
Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi (TCG ALEMDAR)
TCG ALEMDAR (A-582) ana görev fonksiyonu olarak 600 metre derinliğe kadar kazaya uğrayarak batmış durumda olan denizaltılarda bulunan personele öncelikle ulaşıp yaşam desteği sağlamak ve daha sonra uygun ekipmanların kullanımıyla personelin kurtarılması için tasarlanmış bir platformdur. Ayrıca ana görev fonksiyonunun yanında dalış destek faaliyetleri, su altı kaynak/kesme/onarım işlemleri, tam teşekküllü hastane imkanları ile her türlü tıbbi müdahaleleri, hasta transfer sistemleri ve helikopter iniş/kalkış kabiliyeti ile daha ileri müdahaleye ihtiyacı olan hastaların karaya transferi gibi işlemleri de başarı ile icra edebilecek yeteneklerle donatılmıştır.
Tüm bu görevlerin başarıyla icra edilebilmesi için sahip olduğu sensör teknolojileri ve platform sistemleri ise yine belki de başka bir yazıda dile getirilecek seviyede önemlidir. Dizel elektrik tahrik ve sevk sistemi, akıllı güç yönetim sistemi, tünel tipi ve asansörlü tip iticiler, dinamik konumlandırma sistemi, entegre platform kontrol ve izleme sistemi gibi ileri teknoloji ürünü sistemler geminin diğer sahip olduğu yeteneklerdir.
TCG ALEMDAR (A-582) uluslararası sertifikasyon ekipleri tarafından yapılan sörveyler neticesinde hem Amerikan hem de NATO denizaltı kurtarma cihazları ile kullanılabilecek şekilde sertifiye edilmiştir. Ayrıca gemi, dünyada her iki kurtarma cihazıyla da operasyon yapma sertfikasına sahip tek platform olarak kayıtlara geçmiştir.
Peki denizin altında o kadar derinlerde yapılan operasyonların detayları ve bu operasyonları başarılı bir şekilde icra etmek için sahip olunması gereken teknolojiler nelerdir?
TCG ALEMDAR (A-582) ile Deniz Kuvvetlerimizin ve dolayısıyla ülkemizin kazanmış olduğu imkan kabiliyetlere kısaca bir göz atalım:
- Denizaltı Arama Sistemleri:
Olası bir denizaltı kazası neticesinde icra edilecek operasyonun ilk aşaması kazaya uğramış denizaltının bulunması faaliyetidir. Bu kapsamda gemi aktif ve pasif su altı izleme sistemlerine sahiptir. 1000 metre derinliğe kadar yedeklenebilen yandan taramalı sonar sistemi, karinaya monteli aktif ve pasif sonar sistemleri, yüksek hassasiyetli akustik konum belirleme sistemi, çok bimli iskandil gibi sistemler sayesinde hızlı bir şekilde denizaltının yerinin tespit edilmesi sağlanmaktadır.
- Denizaltı Havalandırma ve Dekompresyon Sistemi:
600 metre derinliğe kadar kazaya uğrayarak batmış denizaltı içine gemide mevcut yüksek basınçlı ve debili özel kompresör sistemlerinde üretilen hava basılarak personele yaşam desteği sağlanmaktadır. Denizaltı içinde birikmiş zehirli gazların analizi, ihtiyaç duyulan hava miktarının hesabı ve denizaltının basıncının düşürülmesi operasyonları yapılabilmektedir.
- Uzaktan Kumandalı Su Altı Cihazı (ROV):
1000 metreye kadar olan tüm su altı operasyonlarında kullanılabilen, uzaktan kontrollü, robotik kollara, çok yönlü motorlara (9 adet), muhtelif kamera ve aydınlatma sistemlerine sahip su altı cihazıdır. Özellikle deniz dibi boru hatları, fiber optik kablo yolları, petrol/doğal gaz platformları gibi farklı alt yapıların su altında kontrol/bakım/onarım faaliyetlerinde uygulama alanları mevcuttur.
- Dinamik Konumlama Sistemi:
Geminin tüm sensörlerinden aldığı pruva, rüzgar, akıntı, sürat bilgisi gibi verileri işleyerek, ana itici pervaneleri ve diğer tüm yardımcı itici sistemleri kullanarak geminin bir noktada sabit durmasını sağlayan sistemdir. Özellikle dalış ve denizaltı havalandırma sistemi faaliyetlerinde geminin mutlaka belirlenen noktada çevresel faktörlerden etkilenmeden sabit durabilmesi gerekmektedir.
- Sabit Basınç Odası (26 kişilik):
Denizaltıdan kurtarılan ya da herhangi bir dalış faaliyetinde kazaya uğramış dalgıçların tedavilerinin gemi üzerinde yapılabilmesi sağlanmaktadır. Tedavi gören personelin sağlık durumlarının izlenmesi için merkezi hasta izleme sistemi monitörleri, muhtelif özelliklerde gaz analizörleri ve dahili kamera sistemi gibi imkanlar bulunmaktadır. Ayrıca yine uzun süreli tedavi ihtiyaçları göz önüne alınarak basınç odası tuvalet, lavabo, iklimlendirme sistemi, sabit yangın söndürme sistemi gibi destek sistemleri ile donatılmıştır.
- Dalış İstasyonu:
Tüm dalış faaliyetleri dalış istasyonundan yönetilmekte, dalgıçlar için dalış derinliğine göre ihtiyaç duyulan karışım gazların akışı sağlanmakta, dalgıçların soluduğu gazların analizi yapılmakta ve tüm operasyonlar dalgıç başlıklarına koşulmuş olan kamera ve mikrofonlar vasıtası ile takip edilmektedir.
Gemimizin diğer kabiliyetlerini de başlıklar halinde belirtelim:
- Yandan Taramalı Sonar Sistemi (YTS)
- Aktif Sonar
- Pasif Sonar
- Personel Taşıma Kapsülü (PTK)
- Dalış istasyonu (3 ayrı istasyon)
- 4 nokta demirleme sistemi
- Elektro hidrolik elleçleme sistemleri (kreyn ve mataforalar)
- 6 yataklı hasta yatakhanesi (merkezi hasta izleme sistemi dahil)
- Röntgen odası
- Ameliyathane
- Revir ve ecza ofisi
- Hasta transfer asansörü (tıbbi mahaller ile helikopter platformu arası)
- Helikopter platformu ve destek sistemleri (havada yakıt ikmali dahil)
Kısa bir not ekleyerek tamamlayalım; 2017 yılı içerisinde hizmete girmiş olan TCG IŞIN (A-583) ve TCG AKIN (A-584) ile birlikte envantere girmiş olan yeni ROV Cihazı, Yandan Taramalı Sonar Sistemi ve Kurtarma Vinci ile çevre denizlerde arama/kurtarma kabiliyetimiz 3000 metre derinliğe ulaşmış durumdadır.
Ülke olarak çevre denizlerimizde, özellikle su altı kaynakları konusunda stratejik hamleler içinde olduğumuz bu dönemde Türk Deniz Kuvvetlerine kazandırılmış bu yetenekler, ülkemizin su altında da sahip olduğu gücün işareti olacaktır. Ayrıca bu projeler, gerçekleştirdiği Milli Harp Gemisi İnşa projeleriyle artık tüm dünya denizlerinde aktif bir oyuncu olma yolunda önemli adımlar atan Türk Deniz Kuvvetlerinin gelecek dönemde su altı teknolojilerine olan ilgisini arttıracağının da göstergesidir.
Geleceği buz dağının su altında kalan kısmını görebilenler oluşturacaktır.